1846’da inşa edilen Saint-Esprit Kilisesi’nin altında çok önemli ve etkileyici bir mezarlık bulunuyor.  Saint-Esprit Mezarlığı, Latin-Katolik Cemaati’nin önde gelen üyelerinin son istirahatgâhı durumunda.

Harbiye’de Radyoevi’nin karşısından yürüdüyseniz Dame de Sion’un yan cephesindeki parmaklı kapıya, parmaklarının arasından görünen avluya ve tam ortada yükselen heykele belki gözünüz takılmıştır. Avlunun arkasında da bütün heybetiyle bekleyen bir bina vardır: Saint-Esprit Kilisesi.

Kiliseyi, İstanbul Latin Katolik Cemaati’nin tarihçisi ve Papalık İstanbul Temsilcisi Rinaldo Marmara’nın rehberliğinde gezme şansı bulduk. Marmara’nın Saint-Esprit  kilisesinin tarihine ilişkin çalışmaları bulunuyor.

Saint-Esprit kilisesi 1846’da açıldı. Kilisenin inşası mimar Gaspare Fossati’nin  çalışmalarıyla başlayıp, 1864’teki bir ayin sırasında çatısının yıkılacak gibi olması nedeniyle Pierre Vitalisle tarafından devam ettirilmiştir.

Kilisenin avlusundaki heykel ise, Papa XV. Benedictus’a ait. Üzerinde makamının kıyafetleri olan Papa, sol elinde adil barışı simgeleyen bir kâğıt rulosu tutuyor, sağ elini ise kutsamak için kalabalıklara uzatmış.

Heykel Ouatrini’nin eseri; kaidesi ise Medici tarafından tasarlanmış. 1921’deki açılışında Şehzade Abdülmecit de hazır bulunmuştu.

Kilisenin en etkileyici bölümü ise, daha kilise inşa edilirken tasarlanan altındaki mezarlık. Mezarda Abdülaziz döneminin ünlü eczacısı Faik Paşa, kilisenin arazisini satın alarak kilisenin inşa edilmesini sağlayan Kurucu Monsenyör Hillerau, Mızıka-i Hümayun’un şefi Donazetti Paşa, Notre Dame Sion rahibeleri ve Alleon Ailesinin mezarlıkları bulunmaktadır.

İstanbul tarihinin bir parçası olan Saint-Esprit Kilisesi, büyüleyici atmosferiyle ziyaretçilerini beklerken, tarihi kiliseinin yorgunluğu ve bakıma duyduğu ihtiyaçlar da gözlerden kaçmadı.

Haber: Ömer Can Kutval